Zerdeçal, Hint sofralarında yaygın olarak kullanılan, daha sonra bize de gelen bir gıdadır. Zerdeçali bilmeyenimiz ve tatmayanımız yoktur herhalde.
Geleneksel kullanımına ilşkin olumlu görüşleri de gazeteler dahil heryerde okumuşuzdur. Bir gün zerdeçalin, dünyanın başına bela olacak bir salgında kullanılabilecek kadar önemli olacağı aklınıza gelirmiydi?
Eczacılık ve tıp alanında bu işleri araştıran bilim adamları, bundan sonra bence ellerinde altın bir anahtarla ilaç geliştirecek kapıyı açabilirler. Hadi o zaman, birlikte hem bilgilerimizi tazeleyelim, hem de Coronanın belalısı Zerdeçal ‘in bu işi nasıl başardığına bakalım. Zerdeçal’in içinde bulunan ana etken madde CURCUMİN denilen sarı rengi de veren poifenol maddedir. Çeşitli preklinik çalışmalarda ve hayvan deneylerinde Curcumin maddesinin çok önemli terapötik etkileri görülmüştür. Antioksidan etki en önde gelendir. Curcumin, hidrojen peroksit gibi süperoksit anyonlarının, nitrojen dioksit ve hidroksil radikalleri gibi birçok serbest radikali süpürücü etkiye sahiptir ve süperoksit dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz gibi vücudumuzda bulunan antioksidan enzimlerin düzeylerini artırarak oksidatif stresi azaltmaktadır.
Bu çok önemli bir etkidir. Çünkü bir çok hastalığın temelinde oksidatif hasar bulunmaktadır. Bu hasarın gelişimi hızlı, tamiri ise güçtür. Anitmikrobiyal etki, sağlık açısından bir maddeyi çok değerli kılar. Halk arasında bakteriler, mantarlar, virüsler hepsi birer mikroptur. Yapılan bazı çalışmalarda curcumin maddesinin gıda ve tekstil ürünlerinde toksisite oluşturmadan antibakteriyel etkisi olduğu gözlemlenmiştir.
Curcuminin AİDS virüsü üzerinde inhibe edici etkisini araştıran çalışmalar yapılmıştır. Curcumin ile bazı antibiyotikler kombinasyon olarak denenmiş, bu şekilde kullanılan curcuminin antibiyotiklerin etkisini artırdığı söylenmektedir. Curcuminin, insülin direncini azaltarak insüline dirençli Tip 2 diyabet hastalarında ve birçok diyabetik hayvan hastalarda antidiyabetik etki gösterdiği bildirilmektedir. Curcuminin doğrudan pankreasın beta hücrelerini uyararak hipoglisemik etkiye neden olduğunu ve bu şekilde şekeri düşürdüğünü söyleyen çalışmalar mevcuttur. Başka çalışmalarda, peroksizom proliferatör aktive reseptör gama bağlama aktivitesi ile kan glukoz seviyelerinin yükselmesini engellediği belirtilmektedir.
Curcuminin kardiyovasküler sisteme olan olumlu etkileri onun anioksidan ve antienflamatuar etkilerinden büyük çoğunlukla ileri gelmektedir. Vücutta gezen serbest radikaller kardivasküler hasrara ve enflamasyona neden olabilmektedir. Bu konuda kardiyokoruycu etkisi ön plana çıkan curcumin maddesinin bu özelliği de araştırılmaktadır. Gastrointestinal sistemde serbest radikallerin neden olduğu iltihaplarda, safra salgısı yetersizliklerinde geleneksel kullanıma sahip olan curcumin, gastirk ülsere karşı da gastorprotektif özelliği de son derece etkilidir. Kanser son zamanların değişmez gündemi olma özelliğini korumaktadır.
Curcuminin bazı tümör çeşitlerinde hücresel düzeyde durdurucu etkileri belirlenmiştir. Yapılan bazı invitro çalışmalarda, sağlıklı hücrelerde sitotoksik, yani ona hasar veren etkiye sahip değilken, tümör hücrelerinde bu etkiyi göstermektedir. Bilim adamları kanseri tanımlarken, proapoptotik sinyallerin kaybı ve antiapoptotik mekanizmaların etkisinin artmasına bağlı olarak gelişen kontrolsüz hücre çoğalması olarak da ifade etmektedirler.
Curcuminin tümör hücrelerinde sitotoksisiteye neden olduğu temel mekanizma, apoptozun indüklenmesi olarak ileri sürülmektedir. Curcumin, normal olan hastalık taşımayan hücreler üzerinde ki oksidatif stresi azaltarak koruyucu etki gösterdiği ifade edilmektedir. Özellikle ileri yaşlarda daha çok ortaya çıkan Alzheimer, Parkinson ile, multipl skleroz, epilepsi, serebral hasar gibi nörodejeneratif hastalıklarda nöroprotektif etki gösterdiği konusunda deneysel iddialar vardır. Curcumin yukarıda saydığım özelliklerinin dışında karaciğere yönelik koruyucu etkisi, kireçlenme ağrıları dahil olmak üzere romatizmal ağrılarda olumlu tesiri, egzema ve sedef dahil bir çok cilt rahatsızlılarında iyileştirici etkileri hala araştırlmaktadır.
Zerdeçal içindeki Curcumin oranı % 3 düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Curcumin yağda daha iyi çözündüğünden, gıda olarak zerdeçalı yağlı yemeklerle birlikte yemek daha iyi olacaktır. Curcumin maddesinin vücutta biyoyararlanım oranını piperin maddesinin çok yükselttiğini belirten gözlemler mevcuttur. Bu nedenle zerdeçalı, karabiberle karıştırıp yemek etkilerinin daha çok görülmesi için önerilmektedir. Zedeçalı, gebe, diyabetli, safra problemli, kan sulandırıcı ilaçları kullananlar ve mide rahatsızlıkları bulunanların dikkatli tüketmesi, tüketmeden önce hekim ve eczacısına danışması gerekir.
Şimdi yazımızın esas BOMBA etkisi oluşturacak kısmına geleyim. ZERDEÇAL KORONA VİRÜSÜNÜN YOK EDİCİSİ OLABİLİR Proteaz enzimleri hayvan, bitki, bakteri, arkea ve virüslerde bulunur. Proteinlerin parçalanmasından sorumludurlar.
Curcumin, Covid-19 virüsündeki main proteaz (Mpro) üzerinde inhibitör etkisi tespit edilmiştir. Mpro enzimi, virüsün çoğalması ve gen aktarımına aracı olması bakımından çok önemli ve etkilidir. Ayrıca Covid-19’un neden olduğu oksidatif stres ile birlikte olan akciğer doku hasarına Curcumin maddesinin iyi geldiğine yönelik araştırmalar bulunmaktadır. Bütün bu çalışmalar Zerdeçal’in Covid-19 virüsünden kaynaklı rahatsızlıkta koruycu ve tedavi edici etkisi olduğunu göstermektedir. Bu çalışmalar ciddi şekilde yapılmakla birlikte yeterli değildir.
Benim bir Türk Eczacısı olarak hayalim hedefim, bu virüsün neden olduğu bu salgınlarda tedavi ve koruyucu olarak Curcumin maddesinin gıda takviyesi formatından çıkarılarak, hızlı, etkili ve prosedürler hızlandırılarak insanlığa umut olan bir ilaç olarak sunulmasıdır. Laboratuarlarımız, etken maddelerimiz, bilim insanı potansiyelimiz, lojistiğimiz ve her anlamda desteğimiz, en çok da aşkımız var.
Başarabiliriz.
Haydi, bu işi yabancı bilim adamlarının sonuçlandırmasını beklemeyelim. Biz umut olalım, biz ilaç olalım.