Hayatımızın yönünü belirleyen en temel şey, nereye odaklandığımızdır. Bu basit kural, yaşamın her alanında geçerlidir. Tıpkı küçük bir çocuğa ilk defa çay taşımayı öğrettiğinizde olduğu gibi. Eğer çocuk, çayı dökme korkusuna kapılır ve sürekli olarak bardağa bakarsa, çayın dökülmesi neredeyse kaçınılmaz olur. Oysa ona, çayı taşımanın sırrının bardağa değil, hedefe odaklanmak olduğunu öğrettiğinizde, çay dökülmeden yerine ulaşır. Bu, hayatın diğer alanlarında da geçerlidir: Nereye bakarsak, nereye odaklanırsak, oraya doğru ilerleriz.
Beynimiz, hayatta kalma içgüdüsüyle çalıştığı için doğal olarak önce risklere, tehlikelere ve olumsuzluklara odaklanır. Bu, evrimsel olarak gelişmiş bir savunma mekanizmasıdır. Fakat dikkatimiz tamamen endişe ve korkuya yöneldiğinde, kendimizi farkında olmadan o yöne doğru hareket ederken buluruz. Endişeye odaklanmak, hayatımızda istemediğimiz sonuçların ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Ancak zihniyetimizi değiştirdiğimizde, yani "gelişim zihniyeti" dediğimiz bakış açısını benimsediğimizde, bu döngü kırılır. Growth mindset (gelişim zihniyeti) olarak bilinen bu anlayış, sorunlardan ziyade çözümlere odaklanmayı, risklerden çok fırsatları görmeyi teşvik eder.
Bunun etkisini şöyle düşünelim: Karşımızda kapalı kapılar değil de, bir çıkış yolu, bir fırsat, bir çözüm olduğunu fark ettiğimizde, tüm zihnimiz ve bedenimiz bu fırsata yönelir. Artık endişe ve korku, adımlarımızı belirlemez; hedeflerimize olan inancımız ve onlara doğru yürüyüşümüz ön plana çıkar. Çünkü gözümüzü nereye dikersek, oraya doğru gideriz.
Hayallerimiz de bu yolculukta en güçlü rehberimizdir. Hayaller, bize yalnızca bir yön değil, aynı zamanda bir amaç da sunar. Onlar, bilinçaltımızda şekillenir, niyetlerimizi oluşturur ve sonunda kaderimizi belirler. Gerçekten inandığımız ve gerçekleştirmek istediğimiz hayaller, bizi harekete geçirir, enerjimizi ve kaynaklarımızı bu doğrultuda kullanmamızı sağlar. Hayallerimizden sorumluyuz, çünkü hayatımızı onlar şekillendirir.
İnsan, hayal kurabildiği sürece ilerleyebilir. Geleceği inşa etmek, bugünkü hayallerimize bağlıdır. Eğer korkularımızın peşinden gidersek, sadece mevcut durumumuzu muhafaza ederiz, belki de gerileriz. Ama hayallerimizin peşinden gidersek, önümüzde açılan yeni kapıları keşfederiz. Bu yüzden hayallerimize sahip çıkmak, onları beslemek ve gerçekleştirmek için adım atmak zorundayız.
Sonuç olarak, nereye odaklanıyorsak, hayatımızı o yöne doğru şekillendiririz. Hayallerimize yönelirsek, kaderimizi o doğrultuda inşa ederiz. Hayatımızı zenginleştirmek, geliştirmek ve anlam katmak istiyorsak, sadece korkularımıza değil, hayallerimize ve umutlarımıza da odaklanmalıyız. Çünkü hayallerimiz, sadece bireysel geleceğimizi değil, toplumun ve dünyanın geleceğini de etkiler. Bu yüzden hayallerimizden sorumluyuz ve onları gerçekleştirmek için her gün bir adım atmalıyız.